Hayvanları bir özne, yaşadığımız kentlerin birer sakini, bir yurttaş olarak gören adalet sistemini ve toplumsal düzeni yeniden nasıl kurabiliriz?
Yazı: Alper Yalçın | Bianet | 15 Şubat 2021
İnsan merkezci bir adalet sistemi ve gündelik yaşam içinde cezasızlık kavramını hayvan hakları ve türcülük bağlamında düşünmenin aslında zor olduğunu itiraf etmeliyim. Çünkü böyle düşünmeye çalıştığımızda bize “normal” olarak öğretilen pek çok şeyi yeniden düşünmek zorunda kalıyoruz.
Bu soru işaretleri kısa bir zaman içinde de yanıt bulmuyor, sürekli ve sürekli bir yeniden düşünmeyi beraberinde getiriyor. Fakat bu sorgulama yapılmak zorunda, çünkü kentlerde yalnızca bizler yaşamıyoruz. Hayvanlar kadar biz de doğaya ait yaratıklarız, dolayısıyla “hayvanların doğası bozuluyor” ifadesini de yeniden düşünmeye ihtiyacımız var.
İnsan merkezci adalet sistemi ve gündelik yaşamı tersine çevirmek, “normal”lerimizden sıyrılabilmek, bizi haklarımızı ararken kullandığımız kavramları da yeniden gözden geçirmeye davet eder. Bu davet, bir yandan artık zorunlu bir davet de sayılabilir. Çünkü hayvan hak ihlallerinin boyutları, bir vahşet boyutuna ulaşmış durumda.
Bu bağlamda, bu yazıda insan hakları hukukuyla birlikte hayatımıza giren ve insan hakları literatüründe yer alan bir kavram olan “cezasızlık” kavramını birlikte düşünmeye davet etmek isterim. Devletlerin kendi sınırları içinde bulunan tüm türlerin yaşamına saygı yükümlülüğü olduğu kabulüyle bakıldığında, cezasızlık kavramının kapsamı çok daha genişlemek zorunda.(1)
Bu yazı, bu kavramın genişletilmesi ısrarına, dolayısıyla bu çağrının öznelerinden biri olan insan hakları hareketi için bir yüzleşme çağrısına dayanıyor. (2) Bunun büyük bir cümle olduğunu biliyorum ancak tüm samimiyetimle söylemek isterim ki bu cümleyi saldırgan bir şekilde değil, hayvan hakları hareketinin taleplerinin yaşamımızda yaratacağı dönüşümlere ve hak mücadelesinin bütüncül hale gelmesinin kıymetine canı gönülden inanarak kuruyorum, ümitle, dirençle…
Cezasızlık kavramı neleri ifade eder?
Öneri: Hak mücadelesi veren pek çok kişinin bu kavramın ifade ettiklerinden haberdar olduğunu bilmekle beraber, kavramın insan hakları çerçevesinde nasıl tanımlandığına yeniden göz atmak ve ardından hayvan hak ihlallerine bakmak istiyorum.
“Cezasızlık, en yalın ifadeyle, yaşanan bir hak ihlalinin soruşturulmasının, faillerinin bulunmasının, yargılanmasının ve cezalandırılmasının, suçtan mağdur olanların tazmin edilmesinin söz konusu olmamasıdır. Burada altı çizilen konu devletin sorumluluğudur.” (3)
Dolayısıyla cezasızlığın ortadan kaldırılabilmesi için en başta etkili bir soruşturma yapılması, ihlalin bildiriminin yapılabilmesi için kolay, erişilebilir ve herkesçe bilinen, güvenilir mekanizmaların yaratılması gerekiyor.
Cezasızlık, faillerin çeşitli biçimlerde korunması anlamına da gelir. Bu korunma, akla öncelikle ağır insan hakları ihlallerinde devlet görevlilerinin korunmasını getirse de her zaman siyasi bir korumayı kapsamaz. Cezasızlık sosyal nedenlerle de koruma sağlayabilir. Örneğin; “Maşizm (erkek egemen kültür, maçoluk), homofobi, sosyal kutuplaşmalar sonucu bazı etnik veya dinî grupların ötekileştirilmesi, itaat kültürü vb. nedenler, cezasızlıkla ilgili sosyal nedenlerden bazıları arasında sayılabilir.” (4) Hayvan hakları mücadelesinde ise bu korumanın kaynağı, daha çok insan merkezci, türcü bir aklın yansımasına denk düşer.
Cezasızlığın, şiddetin maşizm, homofobi, kutuplaşmalar gibi farklı kaynaklardan ortaya çıktığını yeniden hatırladığımızda türcülüğün de bu şiddet kaynaklarından biri olduğu, dolayısıyla cezasızlığın bütüncül bir mücadeleyi gerektirdiği tartışılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Cezasızlık neleri kapsıyor?
Cezasızlık kavramı, Türkiye’deki hak mücadelesinde pek çok bağlamda, geniş bir yelpazede kullanılıyor olsa da aslında yalnızca ceza hukuku yaptırımı gerektiren ağır hak ihlallerinde gündeme gelebilir. (5)
Avrupa Konseyi kurallarında ise ağır ihlaller şu şekilde sıralanmış:
1. Yargısız infazlar,
2. Yaşam veya sağlığı ciddi bir şekilde riske eden ihmaller,
3. Kolluk kuvvetleri, infaz koruma memurları veya diğer kamu görevlileri tarafından işkence veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele,
4. Zorla kaybetmeler,
5. İnsan kaçırma,
6. Kölelik, zorla çalıştırma veya insan ticareti,
7. Tecavüz (cinsel saldırı) veya cinsel taciz,
8. Aile içi şiddet bağlamında meydana gelen saldırılar dahil ciddi fiziksel saldırı,
9. Konut ve malvarlığını kasten yakma.
İnsan hakları literatüründe yer alan bu, “ağır ve ciddi” ihlalleri akılda tutarak, Türkiye’deki hayvan hak ihlallerine birlikte bakalım istiyorum.
Türkiye’de hayvan hak ihlallerinde cezasızlık
2020’nin yalnızca ilk altı ayında 522 milyon 349 bin 599 hayvanın yaşamını kaybettiğini; 521 milyon 728 bin hayvanın özgürlüğünün kısıtlandığını, 221 hayvana işkence yapıldığını, 2 milyon 36 bin 175 hayvana cinsel şiddet uygulandığını öğrendiğimizde ne düşünmeliyiz? | |
“Mevcut kanunda sokakta yaşayan bir hayvana işkencenin, tecavüzün cezası 1.033 TL, öldürmenin cezası 2.075 TL’dir. Kanundaki en düşük ceza, sorumluluğunu aldığınız hayvanın bakımını üstlenmemek, 197 TL; en yüksek ceza ise yasaklı ırk olarak tanımlanan hayvanların yuvalandırılması, üretilmesi 10.434 TL’dir. Yasaklı ırk olan pitbull cinsi bir köpeği dövüştürürseniz alacağınız ceza 5.211 TL iken, dövüşten kurtarılan pitbull cinsi bir köpeğe yuva olursanız alacağınız ceza 10.434 TL’dir.
Yasanın “sahipli” olarak tanımladığı hayvanlar için “mala zarar verme” suçundan dava açılabilir, fail 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile yargılanabilir. Hakimler cezaları üst sınırdan vermediği için mala zarar davalarının sonucunda faillerin aldığı ceza idari para cezasına çevrilir.” (7)
Bu ihlallere dair birkaç örnek vermek istiyorum; (8)
- Uşak’ın Banaz ilçesinde bir çöplükte zehirlenmiş 21 köpek bulundu. Ölen hayvanlar savcılık talimatıyla jandarma ekipleri tarafından bölgeye gömüldü (03.02.2020).
- Nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için koruma altında tutulan Aydın’daki oklu kirpilerden biri trafik kazasında öldü (17.03.2020).
- Denizli’de 40 kaz tüfekle öldürüldü (09.07.2020).
- Edirne’de bir kedi bir varilin içinde yakılarak öldürüldü (11.03.2020).
- Manisa’da köpek dövüştürülen alana baskın yapıldı. Olayla ilgili 33 kişiye toplam 27 bin 100 TL para cezası kesildi, 5 kangal cinsi köpek ise Salihli Belediyesi Hayvan Barınağı’na teslim edildi (15.03.2020).
- Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bir eşek gözleri ve anüsü oyularak, cinsel şiddete maruz bırakılarak öldürüldü. Failler suçlarını itiraf ederken, “zararın karşılanması” karşılığında eşeğin sorumluluğunu alan kişiden şikayetçi olmamasını talep ettiler (10.09.2020).
- Çanakkale, Gelibolu Belediyesi tarafından yaşadığı alanlardan alınan köpeklerin nerede olduklarına dair Dost Patiler Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği tarafından eylem yapıldı. Yaklaşık olarak 50 köpeğin akıbeti bilinmemekte (01.02.2020).
- Sivas’ta horoz dövüştürürken suçüstü yakalanan 18 kişiye, cezai işlem uygulandı. Dövüştürüldüğü ve kötü şartlarda bakıldığı saptanan 12 horoza ise el konuldu (25.03.2020).
Bu örnekler ve istatistikler, cezasızlık kavramının genişletilmesi talebine ve cezasızlıkla mücadelenin tüm canlılar için neden bütüncül bir ihtiyaç olduğuna dair yeteri kadar kanıt sunuyor.
Bu bilgilerin buzdağının yalnızca görünen kısmı olduğunu biliyorsunuz.
Peki, ne talep ediliyor?
Hayvan hakları hareketi, bu yaşanan korkunç hayvan katliamlarının karşısında güçlü bir şekilde durabilelim diye, insan hakları literatüründe yer alan “ağır ve ciddi ihlaller” çerçevesinde yer alan fakat tek farkı insanlara değil, hayvanlara karşı işlenen bu suçların cezasızlıkla sonuçlanmamasını talep ediyor; (9)
1. Öldürme
2. Zalimce davranış
3. İşkence
4. Cinsel şiddet
5. Hayvan dövüştürme
6. Bir hayvan neslini yok etme
Türkiye’nin her yerinde, sokaklarda ve geçici hayvan bakımevlerinde; zehirleme, patilerini kesme, araç arkasına bağlayarak sürükleme, boynundan ağaca asma ve benzeri şekillerde gerçekleşen hayvana şiddet fiilleri, “kabahat” tanımıyla ve idari para cezası yaptırımı ile geçiştirilemez.
Hayvan hakları hareketinin, yukarıda sıralanan suçlar kapsamında olan cezaların alt sınırının üç yıldan başlatılması ile ilgili bir ikna çabası var. Siyasal iktidarın bu talebi karşılamakta gönülsüz olması hapishanelerin doluluğu ile de ilişkili olsa gerek, çünkü şu anda Türkiye’de 245 bin 200 kapasiteli hapishanelerde 266 bin 831 mahpus tutuluyor. (10)
İnsanların hapis cezaları almaları, hapishane nüfusunun artması anlamına geliyor. Ancak hapishanelerin yalnızca “ceza” odaklı olduğu, şiddet kültürünü ve diğer eşitsizlikleri ortadan kaldırmakta yeterli olmadığı da 2005 yılında 50 bin civarında seyreden mahpus mevcudundan geldiğimiz noktaya bakıldığında tartışılması gereken bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor. (11) Fakat hapishanelerin doluluk oranları ve “ceza” odaklı adalet sisteminin anlamını yitirdiği mevcut durum, hayvan hak ihlallerindeki cezasızlığın bir gerekçesi olarak asla kabul edilemez. Bu eleştiri, adalet sisteminin yapısal sorunlarına işaret etmeyi amaçlıyor. Siyasi iktidarların hapishanelerin doluluk oranlarını ileri sürerek ağır ve ciddi ihlaller söz konusu olduğunda cezadan kaçınması asla kabul edilebilir değil.
Fakat bununla birlikte, adalet sisteminin bir bütün olarak yeniden inşa edilmesini talep edeceğimiz zaman, hayvanları bir özne olarak gören adalet sisteminden ne anlamalıyız? Cezasızlıkla mücadele, sınırlılıkları olsa bile aslında bizlere ilham verici bir çerçeve sunuyor.
Cezasızlıkla mücadele
Cezasızlık olgusunun tanımı ve amacına yönelik önde gelen iki referans belgede cezasızlıkla mücadelenin dört temel amacı şöyle sıralanıyor:
- Adalet Hakkı: Adaletin tesis edilmesi “mağdurların çektikleri acıların kabul edilmesi ve hatırlanmasını”, yani cezalandırıcı ve onarıcı adalet paradigmasını işaret eder.
- Hakikati Bilme Hakkı: İhlalleri kayıt altında tutmak, bu ihlallerle ilgili delil ve belgeleri arşivlemek ve dolayısıyla kolektif hafızanın revizyonist ve inkârcı eğilimlerle ortadan kalkmasını önlemek devletin ödevidir.
- Tazminat Hakkı: İnkâr yerine kabul, mağdurları iyileştirici/rehabilite edicidir, dolayısıyla kamu barışına veya “uzlaşma ve istikrar”a katkı sağlar.
- Bir Daha Tekrarlanmama Garantisi: Cezasızlık, suçların tekrar etmesine yol açacağı için cezasızlık ile mücadelenin geleceğe yönelik boyutu, yani cezasızlığın pozitif önleme fonksiyonu üzerinde durulur.
Cezasızlıkla mücadelenin amaçları, bize geniş bir çerçeve sunuyor. Hayvan hakları bağlamında baktığımız vakit, hayvanların yaşadığı ihlallere dair bizi hakikati kabul etmeye, bir diğer deyişle yüzleşmeye davet ediyor. Fakat buradaki hakikati bilme hakkı, yüzleşmeden de farklı olarak, yaşanan ihlallerle ilgili toplumsal dönüşümlerin yaşanabilmesi için bu ihlallerin unutturulmamasına, bir arşivin tutulmasına, hayvanların zorla kaybedilmesine karşı devlet görevlilerine yükümlülükler getirilmesine, diğer bir deyişle şeffaflığa işaret ediyor.
Cezasızlıkla mücadelede bizler için en önemli adım ve hepimizin varmaya çalıştığı nokta, gerçekleşen bir ihlalin bir daha tekrarlanmamasının sağlanmasıdır. Bir daha tekrarlanmama garantisi, daha duyduğum an iyi hissettiren bir boyut. Elbette ki bütün bunlara dair geniş bir literatür var fakat özünde eşitsizliklerin, sömürünün olmadığı bir dünya olduğu açık. Cezasızlıkla mücadelenin boyutları, bizleri aynı zamanda Onarıcı Adalet kavramı ile de tanıştırır.
Sessizliği bozmaya davet ediyorum
“Onarıcı adalet bir problem çözme yaklaşımı olup, onarıcı adalet programları suç oluşturan davranışın sadece hukuku ihlal etmekle kalmayıp, ayrıca mağdura ve topluma da zarar verdiği temel ilkesi üzerine kurulmuştur ve çok ağır suçlar dahil olmak üzere, çeşitli suçlara ve faillere uygun bir yaklaşımdır.” (13)
Elbette Onarıcı adalet kavramının da, insan hakları literatürü içinde yer aldığını unutmamak gerekiyor. Hayvan hakları hareketinin talep ettiği gibi suç ile ceza orantılı olarak hayata geçse dahi, öte yandan hâlâ denetimli serbestlik programlarının da insan merkezci olduğunu unutmamak gerektiği gibi…
Sözün özü, bir yanıyla daha çok çocuk hakları alanında emek veren biri olarak, çocuk haklarına dair kullandığım terminolojiyi de gözden geçirerek, kullandığımız kavramların tüm canlıların yaşamını kapsayacak, daha bütüncül bir çerçeve sunması gerektiğine inanıyorum. Bu yazının sonucunda bir soruyu yeniden gündeme getirmek istiyorum; hayvanları bir özne, yaşadığımız kentlerin birer sakini, bir yurttaş olarak gören adalet sistemini ve toplumsal düzeni yeniden nasıl kurabiliriz? Dolayısıyla Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi’nin çağrısına selam ediyor, herkesi sessizliği bozmaya davet ediyorum.
Burak Özgüner hakkında
Hayvan sağlıkçısı. Hayvan özgürlüğü aktivisti ve vicdanî retçi. 7 yaşında Bahçeköy Hayvansever Çocuklar Derneği’nde sivil toplum temsilciliğine başladı. Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu Koordinatörü, Hayvan Hakları ve Etiği Derneği Başkanı, Deneye Hayır Derneği Kurucu üyesi. 9 Kasım 2019’da hayatını kaybetti.
TIKLAYIN – Burak Özgüner’in bianet’teki yazıları
***
*Bu yazı kaleme alındığı sırada, Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi ve Hayvan Hakları İzleme Komitesi üyesi Fatma Biltekin, pek çok bilgi paylaşmış ve desteğini esirgememiştir. Metne dair özenli önerileri için İlke Cambazoğlu’na ayrıca teşekkür etmek isterim.
(1)Cezasızlık kavramı, oldukça geniş bir hukuki çerçevesi bulunan bir arka plana sahiptir, dolayısıyla bu yazıda cezasızlığın yalnızca ne anlama geldiğine dair kabaca bir bakış sunulması hedeflenmiştir.
(2)İnsan hakları hareketi tabiriyle; farklı konularda, kimliklerde olsa dahi hak mücadelesi veren hak savunucuları, yurttaşlar kastedilmektedir.
(3)”Cezasızlık Nedir?” Hakikat, Adalet, Hafıza Merkezi: https://hakikatadalethafiza.org/cezasizlik-nedir/
(4)”Cezasızlık nedir? Kimi, Neden, Nasıl, Korur?” Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, 10.12.2014, Bianet: https://bianet.org/system/uploads/1/files/attachments/000/001/245/original/CEZASIZLIK_.pdf?1415632142 (Erişim Tarihi: 06.02.2021)
(5)”Referans metinlerde ve AİHM’in cezasızlığa vurgu yaptığı kararlarda ceza hukuku yaptırımına giren, ciddi insan hakları ihlali olarak nitelenen belli başlı ihlaller bakımından cezasızlıktan söz edilmektedir. Orentlicher İlkelerinde “çok ciddi ve insanlık dışı suçlar” bakımından cezasızlık ele alınmakta ve metnin tanımlar kısmında “uluslararası kurallar nezdinde ciddi suçlar” sıralanmaktadır: “Bu prensiplerde de geçen “uluslararası kurallar nezdinde ciddi suçlar” deyimi 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ile 1977 tarihli Ek Protokoller ile belirlenen çok ciddi ihlalleri ve uluslararası kurallar nezdinde suç olarak görülen uluslararası insan haklarına ilişkin diğer ihlal ve suçları, soykırımı, insanlığa karşı işlenmiş suçları ve işkence, gözaltında kaybolma, yargısız infaz ve kölelik gibi uluslararası yasaların ve insan hakları belgelerinin devletlerden cezalandırmasını talep ettiği diğer uluslararası insan hakları ihlallerini belirtir.” “Cezasızlıkla Mücadele El Kitabı”, Sf 83. Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, İnsan Hakları Ortak Platformu(İHOP), Ankara.
(6)”Cezasızlık Nedir?” Hakikat, Adalet, Hafıza Merkezi: https://hakikatadalethafiza.org/cezasizlik-nedir/
(7)Mevcut durumu ifade eden bilgiler Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi’nin paylaşıma kapalı olan fakat kullanım iznini verdiği bilgi notundan alınmıştır.
(8)Paylaşılan ihlaller, Hayvan Hakları İzleme Komitesi(HAKİM)’nin her yıl hazırladığı hak ihlalleri raporlarından alınmıştır. http://hayvanhaklariizleme.org/
(9)Bu yazı içinde yer alan tüm talepler, Yaşam için Yasa İnisiyatifi’nin talepleridir. İnisiyatif şu anda güncel olarak hak örgütlerine ortak dayanışma çağrılarında bulunmaktadır. İnisiyatifin taleplerine dair daha geniş bir bilgiye erişmek için web sitesini ziyaret ediniz: https://yasamicinyasa.org/
(10)İstatistikler, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği(CİSST)’nin web sitesinden alınmıştır. Erişim Tarihi: 05.02.2021. – http://cisst.org.tr/
(11)”Türkiye Hapishaneleri: Son 10 Yıl ve Yakın Dönemindeki Gelişmeler”, İdil Aydınoğlu, Mustafa Eren. 09.12.2016. Bianet: https://m.bianet.org/bianet/insan-haklari/181552-turkiye-hapishaneleri-son-10-yil-ve-yakin-donemdeki-gelismeler
(12)”Cezasızlık nedirhttps://hakikatadalethafiza.org/cezasizlik-nedir/
(13)Onarıcı Adalet kavramının ifade ettiklerine ve onarıcı adalet programlarının özelliklerine göz atmak için: “Onarıcı Adalet Programları El Kitabı, Ceza Adaleti El Kitapları Dizisi, Birleşmiş Milletler, 2006, Çev: Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, Ocak 2008: https://www.unodc.org/documents/justice-and-prison-reform/HB_Restorative_Justice_Turkish.pdf
(AY/AÖ)
Alper Yalçın
Burak Özgüner Hayvan Hakları Merkezi, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) gönüllüsü, çocuk hakları çalışanı.