“Papağan Bahtiyar’a İşkenceye Cezasızlık Hayvanlara Şiddeti Artıracak”

“Hayvanları Koruma Kurtarma ve Yaşatma Derneği (HAYKURDER) Başkanı Erman Paçalı, papağanına yaptığı işkenceyi sosyal medyada paylaşan Murat Özdemir hakkında savcılığın ‘kovuşturmaya yer olmadığına dair” kararını değerlendirirken, “Bu kararların toplumda hayvanlara yönelik şiddeti arttıracak ve özellikle bu iki olay özelinde konuşmak gerekirse şiddet eğilimli bireyler açısından kişilere hayvana şiddete özendirici ve yol gösterici olarak değerlendiriyoruz” dedi.”

Yazı:Burak Özgüner | Sivil Sayfalar | 16 Nisan 2019

Murat Özdemir isimli şahsın, evine kapattığı papağana işkence ettiği görüntüleri sosyal medya hesabı aracılığıyla teşhir etmesi, toplumsal infiale neden olmuştu. Fail hakkındaki yoğun şikâyetler üzerine, kolluk kuvvetleri şahsı gözaltına almış, daha sonra serbest bırakmıştı. İtiraz sonucunda tekrar gözaltına alınan fail, akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için 21 gün süre ile gözlemlenmek üzere hastaneye sevk edilmişti. 

Soruşturma devam ederken Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de işkenceci fail hakkında suç duyurusunda bulunulması için talimat verdiğini açıklamış; papağan öldükten sonra da “Çok üzgünüm. Elimizden gelen her şeyi yaptık ama maalesef kaybettik. Hayvanlarımıza yönelik şiddetin takipçisi olmaya devam edeceğiz” demişti. Aradan tam dört ay geçmesine rağmen, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hayvanlara yönelik şiddete karşı önleyici tedbirler almamakta direnmesi, hayvan hakları aktivistlerince yoğun şekilde eleştiriliyor.

Papağan Bahtiyar’a işkence ederek ölümüne sebep olan fail hakkında, Türkiye’nin ulusal mevzuatına göre, Hayvanları Koruma Kanunu’na muhalefetten sadece idarî para cezası uygulandı. Fail hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada ise sona gelindi. Başsavcılık, fail Murat Özdemir hakkında, ‘mala zarar verme’ suçu açısından kendi sorumluluğundaki hayvana zarar vermesi nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Soruşturma dosyasında ‘müşteki’ olarak yer alan Hayvanları Koruma Kurtarma ve Yaşatma Derneği (HAYKURDER) Başkanı Erman Paçalı, başsavcılığın kararını Sivil Sayfalar’a değerlendirdi.

HAYKURDER Başkanı Erman Paçalı

Türk Ceza Kanunu’nun şiddete maruz bırakılan hayvanları korumadığından ve hayvanlar arasında “sahipli-sahipsiz” ayrımı yaptığına vurgu yapan HAYKURDER Başkanı Erman Paçalı, “Papağan Bahtiyar ile ilgili şikayetimizi yaparken idari yönden 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14a, 24 ve 28k maddelerinin uygulanması talepli olarak dile getirmiştik. Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14. maddesi hayvana eziyeti yasaklar, 24. maddesi koruma altına alma ve ilgilinin hayvan bakmasının yasaklanması, 28k maddesi de 14a’nın ihlaline ilişkin idari para cezasını öngörür. Bunun yanı sıra Türk Ceza Kanunu şiddet mağduru hayvanları korumadığından, hayvanları sahipli/sahipsiz diye gözettiğinden, hayvanların merkezi sinir sistemine sahip, duyguları olan, acı çekebilen birer canlı olduğu gerçeğinden uzak bir düzenleme içerdiğinden ve buzdolabı, çamaşır makinesi, araba, saç kurutma makinesi gibi maddi değere sahip birer mal gibi kabul ettiğinden böyle durumlarda TCK ve diğer yasa ve mevzuattaki yasal boşlukları arayarak cezasızlığı önlemeye çalışıyoruz. Bu olayda da 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun idari yaptırımları öngören hükümleri yetersiz ve koruyuculuktan uzak olduğundan, TCK’da ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik’, ‘Kamu Barışına Karşı Suçlar’ı düzenleyen ‘Toplumda İnfial Yaratma’, ‘Kişilerin Huzur ve Sûkununu Bozma’ suçlarından  adli yönüyle işlem yapılması adına suç duyurusunda bulunduk.” dedi.

Benzer bir şikâyeti, Papağan Bahtiyar’ın işkenceden hayatını kaybetmesinin ardından başka bir fail hakkında da yaptıklarını belirten Paçalı, “Ocak ayı içerisinde medyaya yansıyan ve Kocasinan’da bir işadamı tarafından işkenceye maruz kalmış olan kedi ile ilgili fail hakkında da aynısını talep etmiştik. Çok tabii olarak beklentimiz toplumu bu denli rahatsız eden ve toplumun her kesiminden tepki alan bu tarz olaylarda ‘Türk Milleti’ adına karar veren mahkemelerin Türk Milleti’nin bu tip olaylara verdiği reaksiyonu da gözeterek vicdani kanaatlerini kararlarına yansıtmalarıydı. Ancak bu iki olayda da ne yazık ki yargılama aşamasına geçilemeden, soruşturma makamı olan Cumhuriyet Savcılığı tarafından taleplerimiz gözardı edilerek TCK 151’de belirtilen ‘Mala Zarar Verme’ maddesi ile ilgili düzenlemeden bahisle kişilerin kendi sahibi olduğu hayvana zarar vermiş olmasının kişinin kendi malına verdiği zarar nedeni ile bizim şikayetçi olamayacağımız gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlandı.” diye konuştu.

“Kararların Adaletle Uzaktan Yakından İlgisi Yok”

Paçalı, başsavcılığın, Papağan Bahtiyar’ın işkencecisi ve kâtili olan fail hakkında vermiş olduğu “kovuşturmaya yer olmadığına” dair kararını ise şöyle yorumladı: “Bu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların toplumda hayvanlara yönelik şiddeti arttıracak ve özellikle bu iki olay özelinde konuşmak gerekirse şiddet eğilimli bireyler açısından kişilere hayvana şiddete özendirici ve yol gösterici olarak değerlendiriyoruz. Bu kararlar demektedir ki; bir hayvana eziyet etmek istiyorsanız O’nu sahiplenin, sonra da istediğiniz kadar eziyet edip, istediğiniz gibi katledin. Bugün sokakta herhangi bir hayvana işkence yapan, cinsel şiddet uygulayan, zehirleyen, katleden birisi o hayvanın sahibi olduğunu öne sürerse adli açıdan hiçbir ceza almadan kurtulabiliyor. İdari açıdan da küçük bir para cezasıyla üstü kapanıyor. Sicillerine işlenmiyor bile.”

Mevcuttaki ceza yasasının oyuncak köpeklerle canlı köpekler arasında fark görülmediğini savunan Paçalı,  “Telefonunuzun şarj kablosunu kopartmakla kuşunuzun kafasını kopartmak arasında, telefonunuzu duvara vurup kırmakla kedinizi duvara çarpıp öldürmek, kuyruğunu, kulağını kesip atmak arasında hiçbir fark olmadığını söylüyor. Akıl alır gibi değil. Yasa koyucu bu yasayı bu şekilde düzenlerken bu maddenin bu sonuçları doğurabileceğini gözden kaçırdıysa neden ivedilikle düzeltmiyor? Yok, bunu bu sonuçları öngörerek ve bile isteye böyle düzenlediyse her olayda neden timsah gözyaşları döküyor, niyetini neden açıkça ifade etmiyor? Bu ve benzeri kararları hukuk; kanunlar açısından değerlendirildiğinde kabul edilebilir görüyor olabilir ama bu kararların hiçbirinin adaletle uzaktan yakından ilgisi yok. Hiçbir yanıyla adil değil. Hukuk kabul edebilir lakin vicdanlara sığmıyor. Vicdanlar kabul etmiyor.” diye konuştu.

Show CommentsClose Comments

Leave a comment