Animal Politics World Conference / 2023, Lahey
15-17 Aralık 2023 tarihlerinde Hollanda’da hayvan haklarını savunan siyasi parti Parti Voor De Dieren’e (Party For The Animals) bağlı Hayvan Siyaseti Vakfı’nın organize ettiği Hayvan Politikaları Dünya Konferansı’na katıldık. Konferansın bu seneki teması “Şefkatli Bir Siyasi Hareket İnşa Etmek”ti.
BurHak dışında Türkiye’den Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi temsilcileri ve Bağımsız Hayvan Özgürlüğü aktivistleri de Lahey’deydi. Her yıl yirminin üzerinde ülkeden hayvan hakları ve özgürlüğü savunucularının katıldığı bu konferansta o senenin teması çerçevesinde atölyeler, seminerler ve söyleşiler gerçekleşiyor. Bu sene 28 farklı ülkeden katılımcıların olduğu konferansın atölyeleri siyasi parti kurmak, seçim kampanyaları, kampanyalar için kaynak geliştirmek, ticari bakış açısını aktivizmle bağdaştırmak gibi konuları içeriyordu.
Avrupa’nın birçok ülkesinde hayvanları merkezine alan siyasi partilerin kurulduğunu, Fas ve Lübnan gibi birçok ülkenin de hazırlık aşamasında olduğunu gördük. Şimdi olmasa da yakın gelecekte meclisimizde hayvanları temsil edecek bir parti kurma umuduyla seminer ve atölyelere katıldık. Alman siyaset bilimci ve aktivist Ali S.M. Abad’ın hayvanların siyasi süreçlerde temsili üzerine yaptığı konuşmasında gelecek için notlar aldık. Hayvanların siyasi temsiliyeti sırasında cevaplanması gereken sorular üzerinde düşündük. Avustralya Hayvan Adalet Partisi’nden Bruce Poon’un yürüttüğü “Seçimleri Gözden Geçirme” atölyesinde hayvanları temsil edecek bir partinin nasıl kurulacağından, seçimlerin sonuçlarına kadar nelere dikkat etmenin iyi olacağı üzerine tartıştık. Aktivist ve yazar Tobias Leenart‘ın “Umutsuzluk ve Umut Arasında Hayvan Aktivizmi” sunumu, dünyanın dört bir yanındaki hayvan aktivistlerinin neredeyse aynı duygusal ve bilişsel süreçlerden geçtiğini göstererek, umudumuzu yeşertti. “Vegan Bir Dünya Yaratmak” kitabındaki yaklaşımı nedeniyle ülkemizdeki aktivistlerin bir kısmı tarafından eleştirilen Tobias Leenart’ın bu muhteşem sunumu bizi şaşırttı.
İyi planlanmış ve her detayın özenle düşünüldüğü bu etkinliğe, 28 ülkeden aktivistlerle tanışma ve deneyim paylaşma umuduyla katılmıştık. Ancak, etkinliğe sadece bir hafta kala, siyasilerin sokaklarda yaşam mücadelesi veren köpekleri düşmanlaştıran açıklamaları, beklentilerimizi ve deneyimlerimizi olumsuz etkiledi. Tüm seminer ve atölyeler boyunca, beynimizin bir köşesinde de olsa köpekleri nasıl koruyabileceğimizi düşündük. Hayvanlar için siyasi mücadelenin konuşulduğu bu konferansta biz daha sokaktaki hayvanlarını koruyamayan, köpeklerin kedilerin toplanıp öldürülmesinin planlandığı bir ülkede yaşamanın ağır bedelini gördük. Sokaklarında köpek yaşamayan Hollanda’nın toplu öldürme ve toplama yapmadan bunu nasıl başardığını öğrenmek için aktivistlerle konuştuk. Hayatları boyunca yalnızca bir kez barınak ziyaret etmiş olan aktivistlerle karşılaşmak, bizim gibi, rehabilitasyon merkezlerini (barınakları) kontrol amaçlı düzenli olarak ziyaret eden bir ülkeden gelenleri şaşırttı. Siyasi partileri ve güçlü bir siyasi mücadele için atılması gereken adımları tartışan farklı ülkelerden aktivistlerin çoğunlukta olduğu konferansta, Türkiye’den katılan bizler, aynı sorunla mücadele eden Gürcistan’dan gelen aktivistlerle sokakta yaşayan hayvanlar için neler yapabileceğimiz konusunda fikir alışverişinde bulunduk.
Tüm bunların yanında, dünya genelinde veganları Filistin meselesi için bir araya getirmeyi amaçlayan bir organizasyon olan “Vegans for Palestine” ve Filistin’deki sokakta yaşayan hayvanlara tıbbi bakım sağlayan, yuvalandırmayı kolaylaştıran ve hayvan hakları konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen bir hayvan barınağı olan “Baladi Palestine Animal Rescue Team” ile tanıştık. Aralık ayında (ve hala) işgal altında ve savaşta olan Filistin’deki tanıdıklarıyla ilgili aldıkları kötü haberler bizleri de üzdü. Biz konferansa katılmadan bir hafta kadar önce Ankara’da bir köpek saldırısı gündem olmuş ve bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan Haliç Kongre Merkezi’ndeki Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı’nda “başıboş köpeklerle ilgili sorunun” çözüme kavuşturulacağını söylemişti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da hayvanseverlerin elini taşın altına koyması gerektiğini, popülasyon sorununun kısırlaştırmayla çözülemeyeceğini söyledikten sonra Ankara’da kanuna aykırı toplamalar başlamıştı. Yavaş, aynı zamanda meclisten bu konuyla ilgili bir kanun çıkacağının da mesajını vermişti. Halbuki 2004’te çıkan kanun zaten 2021 yılında güncellenmişti. Elini taşın altına koyması gerekenlerin bireyler değil, belediyeler olduğunu, 19 yıldır o taşın altında birçok bireyin zaten ezildiği, belediyelerin ise yetersiz kaldığı, usulsüz toplamalar, kanuna aykırı ve canice öldürme biçimleriyle birçok toplu katliama imza attıkları malum olsa da Türkiye’de muhalif belediyelerin dahi sokak hayvanlarıyla ilgili medeni ve yaşam hakkına saygılı yöntemler benimsemeyecekleri ayyuka çıkmıştı. Dolayısıyla Türkiye’den konferansa katılan temsilciler olarak belki ilk defa bu kadar çaresiz hissettik. Bir kanunun geçmesi için kampanya oluşturmak benzer tecrübelere sahip kişi ve kurumlar tarafından öğretilebilir. Fakat halihazırda mevcut kanunun uygulanamayışı, belediyelerin kanunsuz eylemlerinin yargıya intikal edemeyişi, yapmadıkları işlerini de vatandaşların sırtına yükleyişi konusunda hiçbir atölye bize yardımcı olamaz.
Rahmetli Çetin Altan Türkiye’nin içinde bulunduğu çeşitli krizlerden söz ettikten sonra “enseyi karartmayın” derdi. Dünya bir yerlere gidiyor, Türkiye de bu ilerlemeci rüzgâra direnemez. Öğrendiklerimizi uygulayabileceğimiz, hayvanların da yaşam hakkının öncelendiği bir dünya umuduyla döndük konferanstan.
Seneye yüzyıllardır denenmiş ve başarısız olmuş cani yöntemlerin uygulanmasının dahi teklif edilmediği bir ülkeden katılmak umuduyla…