“Türkiye’de geçmişi sadece birkaç yıl olan bir kurul var: Hayvan Deneyleri Merkezî Etik Kurulu (HADMEK).”
Yazı:Burak Özgüner | Sivil Sayfalar | 03 Ağustos 2018
Kurulda çoğunluk doktor ve veteriner hekimlerde. Hayvan hakları savunucularının ise sadece tek bir sandalyesi bulunuyor kurulda. Kurulda hak savunusu yapmak, imkânsız ancak kurulda bulunmanın şöyle bir avantajı var: Kurulun kamuoyuna şeffaflığını sağlamak…
Ülkemizi bilirsiniz, maalesef devlet vatandaşa hesap verme gibi bir yükümlülüğü hissetmiyor. Yapılan tonla bilgi edinme başvuruları o kadar gelişigüzel bir şekilde yanıtlanıyor ki çileden çıkmamak insanın elinde değil. AB müktesebatı kapsamında çıkarılan kanun ve yönetmelikler ile kurulan HADMEK sekreteryasını yürüten Tarım ve Orman Bakanlığı da kimseye hesap verme sorumluluğu hissetmiyor. Bu bizim kaderimiz mi?
O zaman adı Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ydı, artık Tarım ve Orman Bakanlığı diye bir kurum var karşımızda. Bakanlık ile yaptığımız toplantıda, yönetmeliğin kendilerine vermiş olduğu görevleri hatırlattık. Bu görev, en basitinden, HADMEK’e periyodik olarak iletilen istatistikî verilerin açıklanması idi… O dönem bu kurulun her türlü işini üstlenmiş olan kamu görevlisine sorduk. Dedik ki neden geçen senenin bile raporunu açıklamıyorsunuz? O da bize bu bilginin çoktan açıklandığını, bu konu tamamen gündemimizde olmasına rağmen, gözümüzün içine baka baka yalan söyledi. Konuyu dert eden, deneylerde işkence gören hayvanları sürekli düşünen insanlar olarak, o toplantıda istatistikî verilere yansıyan ve deneylerde kullanılan kedi ve köpek sayısını bakanlık yetkilisine sorduk. Ve hiçbir cevap alamadık; cevap alamamayı geçtim, kamu görevlisi o kadar sinirlendi ki toplantıyı terk etti. Müdürün altı olan kamu görevlisi de toplantıyı terk etti. O toplantıya katılan bir hayvan hakları savunucusu, belgelerle konuşuyordu. Öyle bir toplantıydı ki belgenin altına imza atan genel müdür yardımcısı, hangi belgenin altına imza attığını bilmiyordu.
Kamu-STK işbirliği, karşılıklı işbirliğine, iyi niyete dayanır. Ancak anlattıklarımdan da anlayabilirsiniz, Türkiye’de böyle bir kültür yok. HADMEK’te neler olup bittiğini anlayabilmek için bu dönem, dört ayrı STÖ, bakanlığa başvuruda bulundu. Diğer kuruluşların cevap alıp almadığını bilmiyorum ama sizinle bana gelen cevabı paylaşmak istiyorum: Sayın İlgili, …63764 sayılı BİMER başvurunuz incelenmiştir. Bu kapsamda, HADMEK üyeleri 29.05.2018 tarihli ve 1081 sayılı Bakanlık Makamı Olur’u ile belirlenmiştir. Bilgilerinizi rica ederiz.” Bilgilerimi rica ediyorsunuz da STK’mizin talebine yanıt vermiyorsunuz. Kurula seçildik mi seçilmedik mi, biz bunları bürokratlar aracılığı ile öğrenmek zorunda bırakılıyoruz.
Evet, ülkemiz Türkiye, keyfiyetin, kanunsuzluğun eline bırakılmış durumda ancak bizler, aktivistler, ameliyat masalarında, türlü deneylerde öldürülen ve işkence gören hayvanlar için sesimizi çıkartmaya devam edeceğiz. Eğer geçen dönemde olduğu gibi, HADMEK’e STK temsilcisi olarak Laboratuvar Hayvanları Bilimi Derneği seçilmiş ise idarî yargıya başvuracağız çünkü hayvan deneyleri ile menfaat ilişkisi bulunan bir dernek, o kurula seçilemez.
HADMEK’e girmeye çalışmamız, bir sivil toplum mücadelesi, hukuksuzluğa karşı çıkış… HADMEK’te bu dönem, ayrı ayrı başvuruda bulunan dört STÖ’den birisi yer almalı. Aynı zamanda bu bir adalet meselesi… Deneye Hayır Platformu olarak, bu platformun içindeki kuruluşlar olarak bunun mücadelesini sonuna kadar vereceğiz.
Ve yazıda kullanılan fotoğraf… Yüzlerimiz neden bulanıklaştırılmış? Çünkü bu fotoğraf çekildikten hemen sonra, neredeyse tamamı avukatlardan oluşan ekibimizin pankartına el konuldu, hakkımızda tutanak tutuldu. Çok komil değil mi? Türkiye Barolar Birliği ve farklı sivil toplum kuruluşu temsilcileri bakanlık bahçesinde bir hatıra fotoğraf çektiremiyor! İşte Türkiye’deki katılımcılık, çoğulculuk, sivil topluma verilen önem…
Hayvanlar, deney sektöründe çok fazla acıya maruz bırakılıyor. Onların derdi, yaşadığı dram sadece bizim acımız olmamalı bence. Siz de bu hayvanların derdini lütfen umursayın. Yapabileceğiniz çok şey var. Bu adalet mücadelesine, hukuksuzluğa karşı çıkışa siz de katılın.