“Merkez Av Komisyonu, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patka kuş türlerinin avlanmasına izin verdi, işler karıştı. Bir tarafta canlıların avlanmasını istemeyen, “En olmadı bari nesli tehlikedekiler avlanmasın” diyen 27 sivil toplum örgütü ve 65 binin üzerinde imzacı, diğer yanda 275 bin 697 eli silahlı avcı. Namlunun ucundaki ise ayıdan kızıl geyiğe birçok türde binlerce canlı. Başka canlıların hayatlarını kolayca bitirecek ama uzun süre devam edecek bir tartışma bu.”
Yazı:Yücel Sönmez | Hürriyet | 02 Haziran 2019
Görevlerinden biri korunacak türleri belirlemek olan ve çoğunluğu avcılardan oluşan Merkez Av Komisyonu (MAK), aldığı kararla nesli küresel ölçekte tehlike altında olan kuş türlerinin avlanmasına bir kez daha izin vermiş oldu. Kararın ardından açıklama yapan 27 kurum ve hayvan hakları savunucuları, nesli küresel ölçekte yok olma tehlikesindeki üveyik ve elmabaş patkanın avına hâlâ izin verilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtiyor. Alınan karara itiraz edeceklerini belirten kurumlar, yaşam hakkının tüm canlılar için pazarlık edilemez en doğal hak olduğunun altını çiziyor…
Nesli tehlike altındaki kuşlar için bir araya gelen 27 kurum ve on binlerce destekçi adına konuşan Türkiye’nin ilk yaban hayatı uzmanlarından Tansu Gürpınar, “Alınan karar hem Türkiye doğası hem de Türkiye’deki doğa koruma çalışmaları açısından son derece yanlış. Türkiye taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddeleri uyarınca nesli tehlike altındaki türleri korumayı taahhüt etmiş durumda. Görevlerinden biri koruma altına alınacak türleri belirlemek olan Merkez Av Komisyonu, aldığı bu kararla tarihi bir yanlışın altına imza atmıştır” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Bu yanlış kararın sebeplerinden biri Merkez Av Komisyonu’nun yapısı. Komisyonun 21 üyesinden 9’u avcı, 1’i avlak sahibi, 1’i Atıcılık ve Avcılık Federasyonu, 1’i ise çalışma alanı belirlenmemiş bir sivil toplum kuruluşu. Yani Merkez Av Komisyonu’nun yarısından fazlası avcılardan oluşuyor. Üstelik komisyona konunun uzmanı hiçbir bilim insanı dahil edilmiyor. Türkiye doğası ve doğa koruma çalışmaları için alınacak kararların doğadan yana olabilmesi için komisyonun yapısındaki bu aksaklığın giderilmesi gerekiyor.
Üveyik ve elmabaş patkanın önümüzdeki av sezonu içerisinde de avlanmasına izin verilerek alınan bu yanlış karardan bir an önce dönülmesini ümit ediyorum.”
Böyle giderse
15 yıla tükenirler
İbrahim Kaan Özgencil
ODTÜ Biyoloji Araştırma
Görevlisi ve Kuş Gözlemcisi
Aslında avcılar da doğa korumacılar da aynı şeyi istiyor. Hayvanların sayısının çoğalmasını… Ülkemizde bu konuda en büyük problem avcılığın bilimsel temellere dayandırılmaması! Üveyik yaz ziyaretçisi, üremek için geliyor. Elmabaş patka ise yaz kış burada. ‘Kış Ortası Kuş Sayımları’nda elmabaş için genel trend aşağı yukarı aynı görünüyor. Ancak şöyle bir şey var: Sayılan alanların sayısına baktığımızda üç katına çıkmış ama elmabaşın sayısı artmamış görünüyor. Bu da bu tür için çok korkunç bir tabloyu ortaya koyuyor. Alanların çoğunda azaldığını görüyoruz. Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi’ne göre 2000-2012 yılları arasında bu türün yüzde 70 ile yüzde 89 arasında bir oranda azaldığı görülüyor.
Raporları ben hazırladım
Av Komisyonu tarafından kullanılması amacıyla kampanyada da kullanılan raporları ben hazırladım. ‘Üreyen Kuş Atlası’ ile 2014 ve 2019 yılı Türkiye Kuşları Kırmızı Listesi raporlarına göre son 15 yılda üveyiklerin ülkemizdeki sayısı yüzde 67 oranında azalmış durumda. Bu korkunç bir şey! Demek oluyor ki bir 15 yıl daha böyle geçerse bu kuş biter. En net görülen şu: Bu, sürdürülebilir bir şey değil. Bilimsel temellere dayanmalı. Avlaklar doğru seçilmiyor, bilimsel veriler kullanılmıyor, ciddiye alınmıyor ve denetim çok yetersiz.
Önerdiğimiz şu: Bu hayvanlara biraz zaman verelim. ABD’de bir türün sayısında azalma görüldüğünde o tür ava kapatılıyor. 2-3 yıl sonra popülasyon toparlandığında yeniden değerlendiriliyor. Biz de bunu yapabiliriz en azından. Bu hayvanlara 3-5 yıl süre versek kendini toparlar.
Ülkenin üçüncü silahlı gücü gibiler
Pelin Sayılgan
Hayvan Hakları Federasyonu
(HAYTAP) Ankara Temsilcisi
Kampanyaya dahil olunca olayın hayvan hakları dışında vahim uzantıları olduğunu fark ettik. Önemli ölçekte bir silah sanayii var avcılığın arkasında ve çok ciddi paralar dönüyor. Bir de avcılar var tabii. Kendilerini asker ve polisten sonra bu ülkenin üçüncü bir silahlı gücü gibi görüyorlar. Erkeklik üzerinden eril bir dil kullanarak bizi sosyal medyadan tehdit edip hakaretler yağdırıyorlar. “Dağda, ormanda bu kanunlar geçerli olmaz. Eskiden kurallara uyuyorduk, şimdi inadınıza sınırsız avlanacağız” diyorlar. “Biz avlamazsak Araplar, Avrupalılar vuracak” diyerek bunu bir milliyetçilik meselesine çevirmiş olanlar da var. Oysa böyle giderse çocukları vurdukları birçok hayvanı göremeyecek.
Bundan sonraki hedefimiz MAK Komisyonu’nun yapısının ve mevzuatın değişmesi. Komisyon avcıların inisiyatifi ile karar alıyor. Biz komisyonda doğa koruma örgütlerinin ve bilim insanlarının da olması için çaba sarf edeceğiz.
Bütün sorumluluk
avcıya yüklenemez
Prof. Dr. Senih Yazgan
Avcılık ve Atıcılık Federasyonu
Avcılık Teknik Kurulu Başkanı
Ben emekli öğretim üyesi ve aynı zamanda avcılığın Avrupa Birliği’ndeki temsilcisiyim. Kampanyadan sonra Avrupa’ya “Bu türlerin yok olduğu gerçek midir” diye sorduğumuzda, “Evet, bir kırmızı liste var ama bu kuşlar 10 ülkede avlanıyor” dendi. Avrupa Avcılar Birliği’nden de bu canlıların sayılarının azalmadığına dair bilgiler geldi.
Korumacılığı artık farklı yapmamız lazım. Ben aynı zamanda Sulakalanlar Komisyonu üyesiyim. Örneğin Uluabat Gölü de Manyas Gölü de üreme alanı. Buralarda sular çekiliyor, göller kuruyor ve açılan alanlar içinde tarım yapılıyor. Gerçek bir koruma yapılacaksa buraların korunması gerekiyor öncelikle. Üveyikler için en büyük tehdit mermer ocakları, öncelikle bunların önüne geçilmesi gerekiyor.
Biz avcılığın yasaklanarak ya da baskı altına alınarak avların korunabileceğine inanmıyoruz. Hatalar yok mu? Tabii ki var. Örneğin Türkiye’de 5 bin sarı belge var. Yani av silahını alıp duvarına asan, kontrolsüz avlanan bir kesim var. Asıl bunların denetim altına alınması lazım. Şunu yapmamız gerekiyor: Avlayalım ama kontrollü yapalım. Çünkü av aynı zamanda bir popülasyonun sağlığı için gerekli bir şey… Yaşlanan bireyler avlanmadığında kendi çocuklarıyla birlikte oluyor ve genetik bozulma ortaya çıkıyor. Eskiden avcının yaptığı işi doğada yapan avcılar vardı. Şimdi doğada avcı mı kaldı! Birçok yanlış bilgi var. Ben 40 yıldır avcıyım ve bana kalırsa bıldırcın korunma altına alınmalı. Şimdiye kadar her yerde bıldırcın olmalıydı ama daha bir tane bıldırcın bile ülkeye gelmiş değil desem yeridir.
Lahey’e dosya
gönderdik
Burak Özgüner
Lahey Adalet Divanı’na bir dosya gönderdik. Orayla görüşüp harekete geçmesi için başvuruda bulunacağız. Hukuki kısmında Türkiye’de ve dünyada ne yapabilirsek onu yapacağız.
Biz avcılığın da turizminin de yasaklanmasını istiyoruz. Tazminat ve idari cezalar çok yetersiz. Örneğin Diyarbakır’da öldürülen leopar için ceza verilmedi, sadece silah ruhsatsız diye 315 liralık para cezası kesildi. Tükenen bir canlıya biçilen bedel işte bu!
Ayrıca bu cezaların tahsil edilip edilmediği de bilinmiyor. 2018’de 6 milyon liranın üzerinde ceza kesildi ama ne kadarı tahsil edildi bilinmiyor. Hem Maliye’ye hem Tarım ve Orman Bakanlığı’na sorduk, “Bilmiyoruz” yanıtını aldık. Her şey kâğıt üzerinde.
Dünya ölçeğinde de sayıları hızla azalıyor
Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) verilerine göre, üveyik nüfusu dünya ölçeğinde son 40 yılda yüzde 78, elmabaş patka nüfusu ise son 20 yılda yüzde 50 gibi çok büyük bir oranda azaldı. Nesli tehlike altındaki kuşların avının yasaklanması amacıyla bir araya gelen 27 kurum ve 65 binin üzerinde imzaya karşın 2019-2020 av sezonunda, bir avcının, bir av gününde üç üveyik (Streptopelia turtur), iki elmabaş patka (Aythya ferina) vurmasına izin verildi. Yoğun tepkiler üzerine haftalık kuş avı gün sayısı ise dört günden üç güne düştü. Av günü sayısının ve av kotalarının düşürülmesine rağmen alınan kararlar, doğa korumacılar tarafından bilimsel gerçeklikler ve kamu vicdanı gözetilmeden alınmış olmakla eleştiriliyor.
İki kızıl geyiği mahkeme kurtardı
Bursa’da, yaşları ilerlediği gerekçesiyle avlanmaları için satışa çıkarılan iki geyik, bu sayfanın hazırlandığı sırada avukat Suna Soydaş Fırat’ın açtığı iptal davasıyla kurtarıldı. Mahkemeden ihaleyi durdurma kararı çıktı.