Bugün dostumuz, yol arkadaşımız, hayvan özgürlüğü aktivisti Burak Özgüner’in aramızdan ayrılışının ikinci yıldönümü. Yaşamını tür ayırt etmeksizin tüm canlılar için topyekün özgürlüğe adayan, söylemi ve eylemiyle, kalemi ve bedeniyle adaletsizliğe karşı her alanda mücadele eden Burak’ı anmak için bugün burada, okyanuslara ait onlarca canlıyı adına “eğlence” denen “işkence” biçimiyle ömür boyu esarete mahkum eden İstanbul Dolphinarium’un önünde toplandık.
Eminiz ki Burak da kendisini hayvanların özgürlüğünü savunduğumuz bir eylemle anmamızı isterdi.
2015’te Gürcistan’daki bir hayvan hakları buluşmasında yunus parkı protestosuna Burak da katılmış, “Bizim eğlencemiz, onların işkencesi: Yunuslara özgürlük” sloganlarıyla pankart açmış ve tesis çalışanlarınca darp edilmişti. Aynı şekilde, 2010’dan bu yana Türkiye’de ve dünyada hayvan hapishanelerinin kapatılması için sokaklardan Meclis’e kadar her platformda Burak’la yan yana yürümüştük.
Eminiz ki Burak da kendisini hayvanların özgürlüğünü savunduğumuz bir eylemle anmamızı isterdi.
2015’te Gürcistan’daki bir hayvan hakları buluşmasında yunus parkı protestosuna Burak da katılmış, “Bizim eğlencemiz, onların işkencesi: Yunuslara özgürlük” sloganlarıyla pankart açmış ve tesis çalışanlarınca darp edilmişti. Aynı şekilde, 2010’dan bu yana Türkiye’de ve dünyada hayvan hapishanelerinin kapatılması için sokaklardan Meclis’e kadar her platformda Burak’la yan yana yürümüştük.
Önünde bulunduğumuz bu işkence merkezi de bunlardan biriydi.
Burası;
- 2008 yılında eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Kadir Topbaş tarafından açılan ve yap-işlet-devret sistemiyle işletmesi Ruslara ait bir şirkete verilen, Aqua World Turizm Ticaret Limited Şirketine ihale edilen, fakat binası İBB’ye ait olan bir sömürü merkezi.
- 10 yıldır tesis içinde yaralanan ve hayatını kaybeden yunuslara, morslara, foklara ve belugalara yönelik resmi başvurularımızın dikkate alınmadığı, hiçbir hukuki yaptırımla karşılaşmayan ve 190 binden fazla kişinin imzasıyla kapatılması talep edilen bir hayvan hapishanesi.
- Aynı zamanda, tek bir seansı 2000 ila 3500 euro arasında değişen “yunusla terapi” adı altındaki ticari faaliyetleriyle engelli bireylerin, otizm, down sendromu, asperger sendromu gibi nöroçeşitlilik biçimlerine sahip bireylerin ve ailelerinin umutlarını sömürerek, umut tacirliği yaparak insan onurunu ve en temel hakları ayaklar altına alan bir ticarethane.
Tıpkı, Antalya’dan Aydın ve Muğla’ya kadar Türkiye’nin 4 şehrine yayılan diğer 9 yunus gösteri merkezi gibi…
Bu işkence merkezlerinin ortak yanı ise; 2000’li yılların ortalarında, AKP iktidarında, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere diğer ilgili kamu kurumlarının ve yerel yönetimlerin hukuk dışı girişimleriyle açılmış olması. Aynı şekilde, siyasi parti ayırt etmeksizin, yerel yönetimlerin verdiği usulsüz iş yeri açma ruhsatlarıyla 10 yıldan fazla süredir “gösteri ve terapi” adı altında ticari faaliyetlerine devam etmeleri.
Artık yeter!
Bugün burada, özgürlüğünü istediğimiz hayvanlar için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sesleniyoruz!
- Geçtiğimiz günlerde İstanbul Boğazı’nın “en güzel sakinleri” olarak tanımladığınız özgür yunusları konu alan ve milyonlarca kişi tarafından hayranlıkla izlenen “İstanbul’un Yunusları” belgeselinde doğa ve hayvan korumaya yaptığınız vurgunun gerçek, özgürlüğe övgünün samimi olmasını istiyoruz.
- Böylesine önemli bir kaydı oluştururken arka planda, İBB çatısı altında hayvan hapishanesinin devamına izin vermeniz, hayvanların ömür boyu işkence görmesine seyirci kalmanız ve sistematik zulüm içeren bu kirli mirası sürdürmeniz İBB’nin utancıdır.
- İstanbul Dolphinarium’u kapatın, insan sömürüsünden uzak bir şekilde ömürlerini tamamlamaları için tutsak edilen hayvanları koruma altına alın. İstanbul’da tutsak deniz memelileri için bir rehabilitasyon merkezi kurulmasına ön ayak olun ve örnek bir belediye başkanı olmak için yaşam hakkından taraf olun.
Türkiye’de yunus parkları ve hayvanat bahçelerinin artmasına, büyümesine ve zenginleşmesine neden olan Ak Parti’ye ve bunu engellemek için yeterli muhalefeti göstermeyen TBMM’ye sesleniyoruz!
- Hayvan haklarını gözeterek somut adımlar atmayan siyasilerin karşısında, hayvanlar için yine bir aradayız! Çünkü hayvanları değil, hayvan istismarcılarını daha fazla korumak için yeniden düzenlenen Hayvanları Koruma Kanunu’yla kimlere kâr sağlamaya çalıştığınızı biliyoruz.
- 2014’te Burak’la birlikte katıldığımız Çevre Komisyonu toplantısında yunus parklarının kapatılıp yasaklanmasını talep eden önergemizin Ak Parti Milletvekili Mehmet Metiner’in araya girmesiyle reddedilmesinden yalnızca 1,5 yıl sonra, Fettah Tamince’ye ait olan otel kompleksinde yeni bir yunus parkı açıldı.
- 2010 yılında 4 yunusun art arda hayatını kaybettiği ve başvurularımıza rağmen yine hiçbir yaptırımla karşılaşmayan Alanya’daki hayvan hapishanesi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kardeşi Hayri Çavuşoğlu tarafından belediye başkanlığı döneminde “yasal” olarak tanımlandı ve kapatılmayacağı söylendi. Tesisin, Çavuşoğlu ailesinin arazisi üzerinde kurulduğu bilgisi gazeteci Metin Cihan tarafından paylaşıldıktan sonra bahsi geçen aileden bu iddialara aksi bir yanıt veya yalanlama gelmedi.
- AK Parti milletvekilleriyle yunus parkı sahiplerinin sosyal medyaya yansıyan samimiyeti ise bunca süre gözlerden kaçmadı.
AK Parti tarafından güncelleme çalışmaları sonlandırılıp Meclis’ten geçen Hayvanları Koruma Kanunu’nda ise;
- 5 siyasi partinin uzlaşısı ve Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu tavsiye kararları yok sayılmış,
- hayvan hakları örgütlerinin yıllardır dile getirdiği talepler ve etik-hukuki-bilimsel tüm dayanaklarımız görmezden gelinmiş,
- kamuoyu tepkisi umursanmamıştır.
Sonuç olarak, yenilenen kanunda yunus gösteri merkezleri kapatılmamış, ticari faaliyetlerini sürdürebilmeleri için işkence merkezlerini işleten iş insanlarına bir 10 yıl daha izin verilmiştir. Günde en az 60 bin euro, yani yaklaşık 650 bin TL kazanan bu ticarethanelere, yeni bir hayvan getirilmesi durumunda kesileceği belirtilen para cezası ise 25 bin TL olarak kanunda yerini almıştır. Yine göstermelik, yine gülünç bir kararla…
Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde bu zulme ortak olan ziyaretçilere sesleniyoruz!
- Sizin bizim gibi aileleri ve yakın dostları olan, denizlerde kilometrelerce mesafe kat eden, yüzlerce metre derine dalabilen ve son derece sosyal olan bu canlıların ömürlerini dört duvar arasında geçirmeye ve istemedikleri hareketleri yapmaya zorlanmasına izin vermeyin.
- Akdeniz iklimine alışık olmayan, Kuzey Buz Denizleri’ne ait olan deniz memelilerinin, empati yoksunu çağdışı bir eğlence anlayışı uğruna doğal yaşam ortamlarından koparılmalarına veya özgürlük nedir bilmeden esaret altında dünyaya getilerek insanlar için “yaşayan ölülere” dönüştürülmelerine sebep olmayın.
- Hayvanlarda hem fiziksel hem de duygusal travmaya sebep olan ve hayvana şiddetin en bariz örnekleri olan yunus parklarına, hayvanat bahçelerine, hayvanlı sirklere gitmeyin; hayvanların sömürüldüğü hiçbir endüstrinin parçası olmayın, çocuklarınızı ve öğrencilerinizi bu duyarsızlığa alet etmeyin.
- Hayvanların duygulu varlıklar olduğunu, doğuştan gelen haklarıyla “bizim için” değil, “bizimle birlikte” bu gezegende yaşadıklarını unutmayın.
Biz, 9 Kasım’da, yıllardır omuz omuza mücadele veren dostları ve ortak ideallerimiz doğrultusunda özgürlük mücadelesi veren aktivistler olarak, hem hayatımızda hem de hayvan hakları mücadelesinde yerini dolduramayacağımız bir kaybı, Burak Özgüner’i bugün burada anarken, aynı zamanda Türkiye’de insan menfaatleri uğruna çeşitli endüstrilerce hapsedilen, işkence gören ve hayatını kaybeden milyarlarca hayvanı anıyoruz.
Yasal değişimi ve toplumsal dönüşümü gerçekleştirmek için harekete geçecek herkese de sorumluluklarını hatırlatıyoruz.
Adil ve özgür bir dünya için umut olan can dostumuz Burak’ı hiç unutmayacak, unutturmayacağız.
Tüm hayvanlar özgür olana dek, tüm kafesler kırılana dek mücadelemizi sürdüreceğiz.
Hayvana, insana, yeryüzüne özgürlük için #BurakAramızda!
Hayvan Özgürlüğü Aktivistleri